Rıdvan Dilmen




  Ülke çapında önce aşırı derecede övülerek yerlere göklere sığdırılamayan, sonra da yerden yere vurulan bir örnek daha.

  Yorumculuğa başladığı ilk dönemlerinde önce çok iyi bir yorumcu sanıldı, şişirildi de şişirildi. Ama zamanla görüldü ki yaptığı yorumların pek derinliği yok ve dünya futbolunu takip ettiği de pek söylenemez.

  Yine ilk dönemlerinde 'çok dürüst yorumcu' tanımlamasına layık görüldü yüce halkımız tarafından. Ama zamanla görüldü ki Fenerbahçe maç kaybetti mi adam saçı başı dağılmış çıkıyor yayına. Sonra şike operasyonu patlak verince ''benim Aziz başkanıma, Fenerbahçeme nasıl adaletsizlik yaparsınız!'' diye atıyor tribini ve ''yorumculuğu bıraktım artık'' diye sallayıp iki gün sonra paşa paşa yayına çıkıyor. Yine şikeyle alakalı olarak yanına Fenerbahçe teknik direktörü kankası Aykut'u alarak başbakanla görüşmeye gidiyor. Bir de ''e o da insan, onun da mağlubiyetine üzülüp galibiyetine sevineceği, gönül verdiği  bir takım var'' görüşü mevcut. Sanki dünyadaki diğer tüm yorumcular insan değil robot ve gönül verdikleri bir takım da mevcut değil.

  Sonra o meşhur ''x çok bozdu, y çok bozdu'' muhabbeti parodilere konu oluyor. Hayır kimsenin bozduğu yok. Sadece her zamanki gibi birileri birilerini yeterince gözlem yapmadan yüceltip göklere çıkartıyor. Zamanla gerçek ortaya çıkınca da ''ama bu eskiden böyle değildi yahu'' diye isyan ediliyor.

Hiç yorum yok: